Osmanlı’da Su Kültürü ve Su Medeniyeti

Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti

Osmanlı İmparatorluğu, kuruluş döneminden itibaren su kaynaklarını ve su yapılarını önemsemiş ve geliştirmiştir. Su, hem dini hem de sosyal hayatın bir parçası olduğu için, Osmanlılar çeşitli su yapıları inşa etmişlerdir. Osmanlı Devleti’nde başta şehirler olmak üzere yerleşim yerlerinin su ihtiyacının karşılanmasına büyük önem verilmiştir. Suyun kaynağından alınıp, kullanım yerine getirilmesine ve dağıtılmasına kadar yapılan tüm tesisler, “su yolları” ismiyle anılmıştır. Bu yapılar arasında çeşme, sebil, şadırvan, hamam, kervansaray, köprü, bent, su kemeri ve su terazisi gibi örnekler bulunmaktadır.

image 3
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 16

Osmanlı İmparatorluğu’nun su yolları ve sistemleri, genellikle iki kısımdan oluşmaktaydı: su iletim sistemi ve su dağıtım sistemi. Su iletim sistemi, suyun kaynaktan alınarak şehre veya yapılara ulaştırılmasını sağlayan kısım idi. Su dağıtım sistemi ise, suyun şehirde veya yapılarda kullanılacak şekilde dağıtılmasını sağlayan kısım idi.

Su iletim sisteminde, suyun kaynaktan alınması için genellikle bentler kullanılırdı. Bentler, suyun akışını keserek bir havuz oluşturur ve buradan suyu borulara veya kanallara aktarırdı. Borular genellikle kerpiç veya taştan yapılırdı. Kanallar ise açık veya kapalı olabilirdi. Açık kanallar, suyun yüzeyde akmasını sağlarken, kapalı kanallar, suyun yer altında akmasını sağlardı. Su iletim sisteminde ayrıca su kemerleri ve su terazileri gibi yapılar da kullanılırdı. Su kemerleri, suyun yükseklik farkını aşmasını sağlayan yapılar idi. Su terazileri ise, suyun basıncını ayarlayan ve yönünü değiştiren yapılar idi.

Su dağıtım sisteminde ise, suyun şehirde veya yapılarda kullanılması için çeşitli yapılar inşa edilirdi. Bunlar arasında en yaygın olanları çeşme, sebil ve şadırvanlardı. Çeşme, halkın içme ve temizlik ihtiyacını karşılayan basit bir musluklu yapı idi. Sebil ise, hayırsever kişiler tarafından yaptırılan ve halka ücretsiz içme suyu dağıtan bir yapı idi. Şadırvan ise, cami avlularında bulunan ve abdest almak için kullanılan bir yapı idi. Su dağıtım sisteminde ayrıca hamam, kervansaray ve köprü gibi yapılar da bulunurdu. Hamam, halkın banyo ihtiyacını karşılayan bir yapı idi. Kervansaray ise, yolcuların konaklama ihtiyacını karşılayan bir yapı idi. Köprü ise, ırmak veya dere gibi engelleri aşmak için kullanılan bir yapı idi.

Osmanlı Çeşmeleri

Osmanlı’da çeşme sistemleri, suyun toplanması, taşınması ve dağıtılması için yapılan tarihi su yapılarını kapsamaktadır. Osmanlı Devleti, İslam hukukundan aldığı miras ile su yönetimine dair hükümler geliştirmiş, kullanım hakları, sulama faaliyetleri, su dağıtımı ve şehirlere su getirilmesinin sorumluluğu gibi pek çok alanda faaliyetlerde bulunmuştur. Osmanlı çeşmeleri, mimari boyutta su yapıları ile somutlaşan bu faaliyetlerin önemli birer göstergesidir. Osmanlı çeşmeleri, bulundukları yerler ve yapılış amaçlarına göre farklı tiplerde olabilir. Örneğin, duvar çeşmeleri, köşe çeşmeleri, meydan çeşmeleri, sebillerle birlikte tasarlanan çeşmeler, namazgâh çeşmeleri, oda çeşmeleri, sütun çeşmeler ve sebiller gibi. Osmanlı çeşmelerinin klasik dönemde biçimlenen ana şeması ise şöyledir: Suyun depo edildiği hazne, üzerinde muslukların yer aldığı ayna taşı, musluktan gelen suların toplanıp aktığı tekne/kurna ve teknenin iki tarafındaki bekleme sekileri. Osmanlı çeşmelerinin mimari üslubu ve süslemesi ise yüzyıllara göre değişim göstermiştir. Erken dönemlerde sivri kemerli niş içinde ayna taşı bulunan basit çeşmelerden klasik dönemde mermerden son derece süslü ve zarif çeşmelere geçilmiştir. Barok ve rokoko üsluplarının etkisiyle XVIII. yüzyılda daha hareketli ve renkli çeşmeler ortaya çıkmıştır. XIX. yüzyılda ise neoklasik üslupla birlikte daha sade ve geometrik formlu çeşmeler yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde hemen hemen her Sultan, Sadrazam, Valide Sultan ve diğer ileri gelenler Osmanlı kültüründe, sosyal yaşantısında ve mimarisinde önemli yer tutan, dönemin ekonomik, sosyal ve siyasi gücünün göstergesi bir çok çeşme yaptırmışlardır. Bu çeşmeler hem hayırseverlik hem de sanat eseri olarak değerlidir.

image 1
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 17

Osmanlı Çeşme Mimarisi ve Çeşmenin Bölümleri

Osmanlı’da su çeşmelerinin bölümleri, suyun toplanması, taşınması ve dağıtılması için yapılan tarihi su yapılarının mimari özelliklerini göstermektedir. Osmanlı çeşmelerinin klasik dönemde biçimlenen ana şeması şöyledir:

  • Hazne: Suyun depo edildiği bölümdür. Genellikle çeşmenin arkasında veya altında yer alır. Hazne, suyun akışını sağlayan ve basıncını ayarlayan lüle, masura ve çuvaldız gibi ölçü birimleri ile donatılmıştır.
  • Lüle: Osmanlı döneminde kente verilen su birimini ölçmek için kullanılan ölçü birimidir. Lüle ayrıca çeşmelerin ayna taşına takılan suyun aktığı borudur.
  • Masura : Eskiden akarsu dağıtımında kullanılan bir ölçü birimidir ve lülenin 4/1 kadardır.
  • Çuvaldız: Su ölçme birimlerinden olan çuvaldız, bir masuranın dörtte biri ve lülenin on altıda biridir.
  • Ayna taşı: Çeşmenin ön yüzünde yer alan ve üzerinde muslukların bulunduğu bölümdür. Ayna taşı, genellikle mermerden yapılır ve çeşmenin mimari üslubunu yansıtır. Ayna taşı, sivri kemerli niş içinde veya dikdörtgen şeklinde olabilir. Ayna taşı üzerinde çeşmenin yaptırıldığı kişi, tarih ve amaç gibi bilgileri içeren kitabe de bulunabilir.
  • Musluk: Ayna taşının üzerinde yer alan ve suyun akmasını sağlayan bölümdür. Musluklar, genellikle bakır veya pirinçten yapılır ve süslemeli veya sade olabilir. Musluk sayısı, çeşmenin büyüklüğüne ve önemine göre değişir. Bazı çeşmelerde tek musluk olabileceği gibi, bazılarında birden fazla musluk da olabilir.
  • Tekne/kurna: Çeşmenin altında yer alan ve musluktan gelen suların toplanıp aktığı bölümdür. Tekne/kurna, genellikle mermerden yapılır ve yuvarlak, oval veya dikdörtgen şeklinde olabilir. Tekne/kurna, suyun israfını önlemek için küçük deliklerle donatılmıştır. Bazı çeşmelerde tekne/kurna yerine havuz da bulunabilir.
  • Seki: Çeşmenin iki tarafında yer alan ve insanların su içerken veya doldururken beklemeleri için yapılan bölümdür. Seki, genellikle mermerden yapılır ve basamaklı veya düz olabilir. Seki üzerinde küçük nişler veya oyuklar da bulunabilir.
image 2
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 18

Osmanlı’da Su Sebilleri

Sözlükte “yol” anlamına gelen sebîl kelimesinin terim anlamının “fî sebîli’llâh” (Allah yolunda, Allah rızası için) tabirinden geldiği belirtilmekte, daha önceleri fazla yaygın olmamakla birlikte sebbâle adının kullanıldığı da bilinmektedir.

Osmanlı- Türk su mimarinsin en sanatsal yapıları olan sebiller, ayrıca Türk mimarisine özgü eserlerdir. Sebil, Arapça bir kelime olup, çeşitli tanımlara sahiptir. Yoldan gelip geçenlere hayır amaçlı su dağıtılan yerler olan sebiller de, özel gün ve gecelerde ise şerbet dağıtılan yerlerdir.
İstanbul meydan ve sokaklarının en güzel dekorlarından olan sebiller, mükemmel mimari düzenlemeleri,
şebekeleri, taş süslemeleri, yazı, kalem işi gibi bezemeleri de dönem ve üslup özelliklerinin anıtsal örneklerini sunmaktadır. İstanbul’da Eminönü’nde yoğun olarak yapılanan sebiller, geçmişte sosyal yardımlaşmaya verilen önemin en önemli belgeleridir.

Osmanlı su mimarisinin zarif sanatsal eserleri olan sebiller, sadece Türk mimarisine özgü
yapılardır. Sebil, yoldan gelen geçene parasız içme suyu, bayram, kandil gibi özel günlerde ise şerbet
dağıtılan küçük hayır kurumlarıdır. Türk kültüründe bir yere su götürmek, bir susamışa bir tas su vermek
veya bir yol üstünde çeşme, sebil yaptırmak, toplumda büyük bir hayır olarak kabul edilmiştir.

Sebillerin suyu, genellikle yakınlarında bulunan kaynaklardan, kuyulardan veya su yollarından sağlanmıştır. Bazı sebillerde ise su deposu veya sarnıç bulunmaktadır. Sebillerin suyu sürekli akar veya belirli saatlerde dağıtılırdı. Sebiller sadece su dağıtımı için değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir işlev de görürdü. Sebiller insanların buluştuğu, sohbet ettiği, dinlendiği yerlerdi.

image 6
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 19
image 4
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 20

Osmanlı’da Şadırvan

Şadırvan, Osmanlı mimarisinde su dağıtımı ve abdest almak için yapılmış bir çeşit çeşmedir. Şadırvanların özellikleri şöyle sıralanabilir:

  • Şadırvanlar genellikle cami, medrese, türbe gibi dini veya sosyal yapıların yanında veya yakınında inşa edilmiştir. Bazı şadırvanlar ise bağımsız olarak meydanlarda veya sokaklarda yer almıştır.
  • Şadırvanlar kare, dikdörtgen, çokgen veya yuvarlak planlı olabilir. Ortasında bir havuz ve etrafında musluklar bulunur. Bazı şadırvanların üzeri kubbe, tonoz veya çatı ile örtülmüştür. Bazı şadırvanların ise üstü açık bırakılmıştır.
  • Şadırvanların yapımında mermer, taş, tuğla, ahşap gibi malzemeler kullanılmıştır. Şadırvanların süslemesinde ise çini, kalem işi, geometrik ve bitkisel motifler gibi sanat unsurları görülmüştür.
  • Şadırvanların suyu yakınlarında bulunan kaynaklardan, kuyulardan veya su yollarından gelirdi. Bazı şadırvanlarda su deposu veya sarnıç da bulunurdu. Şadırvanların suyu sürekli akar veya belirli saatlerde verilirdi.
  • Şadırvanların işletmesi ve bakımı vakıflar tarafından yapılırdı. Şadırvanlarda görevli olan kişilere sebilci denirdi. Sebilciler suyu dağıtmanın yanında şadırvanın temizliği ve düzenini de sağlardı.
  • Şadırvanlar sadece su dağıtımı ve abdest alma için değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir işlev de görürdü. Şadırvanlar insanların buluştuğu, sohbet ettiği, dinlendiği yerlerdi. Bazı şadırvanlarda ise Kur’an okulu veya kütüphane gibi eğitim amaçlı bölümler de bulunurdu.
image 7
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 21
Osmanlı’da Hamam Kültürü

Osmanlı’da hamamların suyu, genellikle yakınlarında bulunan kaynaklardan, kuyulardan veya su yollarından sağlanırdı. Bazı hamamlarda ise su deposu veya sarnıç da bulunurdu. Hamamların suyu sürekli akar veya belirli saatlerde verilirdi.

Osmanlı hamam kültürü, binlerce yıllık bir tarihe sahip olan Türk hamam kültürünün önemli bir parçasıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun zirvede olduğu dönemde, hamamlar sosyal hayatın merkezi haline gelmiştir. Osmanlı hamamları, sadece temizliğin sağlanması için kullanılmazdı aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinliklerin de yapıldığı yerlerdi.

Osmanlı hamam kültüründe yıkama, sadece fiziksel bir temizlik işlemi değil aynı zamanda sosyal bir etkileşim biçimidir. Hamamlar, insanların bir araya gelip sohbet ettiği, haberleştiği, ticaret yaptığı ve hatta siyasi toplantılar düzenlediği yerlerdir. Hamamın ilk adımı, genellikle soyunma odasında yapılır. Burada ziyaretçiler soyunur ve havlularını alırlar. Sonra, sıcak ve nemli hamam bölgesine geçerler. Bu bölgede genellikle mermer zemin ve duvarlar bulunur ve ortam, yüksek sıcaklık ve nemi ile karakterizedir. Bu sıcaklık, insanların terlemesine ve cildin gözeneklerinin açılmasına neden olur. İkinci adım, hamamda yıkama ritüelidir. Hamamda yıkama, genellikle bir hamam tellak tarafından yapılır.

Osmanlı hamam kültürü, temizlik ve sosyalleşmenin yanı sıra sağlık faydalarıyla da ilişkilidir. Sıcak su banyoları, vücudunuzdaki toksinleri atmanın yanı sıra, kasların gevşemesine ve stresin azaltılmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle hamam ziyaretleri, birçok insan için sağlıklı bir yaşam tarzının bir parçasıdır. Ayrıca hamamların farklı bölümlerinde yapılan masajlar ve cilt bakımları, cildinizi besleyerek ve yenileyerek sağlıklı bir görünüm kazanmanıza yardımcı olabilir.

Osmanlı Kervansarayları ve Su Yolları

Kervansaray: Osmanlı kervansarayları, İslam’ın yardımlaşma anlayışından kaynaklanan ve vakıflar aracılığıyla yaşatılan tarihi yapılar olup, askeri, iktisadi ve sosyal ihtiyaçlara cevap vermişlerdir. Kervansaraylar, ticaret yolları üzerinde kervanların konakladığı, her türlü ihtiyaçlarının ücretsiz karşılandığı, devlet veya hayırsever kişiler tarafından yapılmış sağlam binalardır. Kervansaraylar aynı zamanda ticari malların emniyetini sağlamak, yolcuların hayvanlarına bakmak, namaz kılmak, yıkanmak, kitap okumak, tedavi olmak gibi imkanlar sunmak gibi çeşitli fonksiyonlara da sahiptirler.

Osmanlı kervansarayları sadece konaklama yerleri değil, aynı zamanda su yollarının da önemli bir parçasıydı. Kervansarayların çoğunda su ihtiyacını karşılamak için şadırvanlar, kuyular, sarnıçlar, çeşmeler ve hamamlar bulunurdu. Bazı kervansaraylar ise su yollarının başlangıç veya bitiş noktalarında yer alırdı. Mesela Edirne’deki Selimiye Kervansarayı, Mimar Sinan’ın inşa ettiği Edirne Su Yolu’nun başlangıcında bulunurdu. Bu su yolu, Tunca Nehri’nden alınan suyu 17 km uzunluğunda bir kanal ile şehre taşıyordu. Su yolu boyunca 33 adet köprü, 15 adet menfez, 2 adet bent ve 1 adet gölet yapılmıştı. Su yolu ayrıca şehirdeki cami, medrese, imaret, hamam, çeşme gibi birçok yapıya da su sağlıyordu.

image 8
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 22
Osmanlı’da Su Köprüleri

Osmanlıda su köprüleri, genellikle suyun akışını sağlamak, su dağıtımını kolaylaştırmak veya suyun baskısını azaltmak için kullanılırdı. Su köprüleri, hem mimari hem de mühendislik açısından Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli eserlerindendir. Su köprüleri, aynı zamanda şehirlerin güzelleştirilmesine, sosyal hayatın canlandırılmasına ve kültürel mirasın korunmasına katkıda bulunmuşlardır.

image 11
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 23
Osmanlı’da Su Bendi Nedir ? Su Bendi Ne İşe Yarar ?

Su toplamak ve biriktirmek amacıyla sel suları önüne, nehirlere veya haliçlere örülen duvarlara su bendi denir. Su bendi, nehir üzerinde kurulan, suyun akış özelliklerini ve su seviyesinin yüksekliğini değiştiren bir bariyerdir. Birçok tasarımı bulunmakla birlikte genellikle su, daha düşük bir seviyeye akmadan önce, bendin üstünden serbestçe akmaktadır.

image 13
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 24
Osmanlı’da Su Kemeri Nedir ? Osmanlı’da Su Kemeri Ne İşe Yarar ?

Üzerinde suyun taşınması için küçük kanallar bulunan taş yapılardır. Su kemerleri, su borularının basınca dayanıklı yapılamadığı dönemlerde kentin su ihtiyacını sağlayan suyolunun hep aynı yükseklikte ve çok az eğimli biçimde yapılması için kullanılan kemerli bir köprüdür . Su kemerleri ilk olarak Antik Roma döneminde yapılmıştır. Su kemerleri, suyun kaynağından şehre ulaştırılması, tarım alanlarının sulanması, hamamların ve çeşmelerin işletilmesi gibi amaçlarla kullanılmıştır. Başka bir tanımla; su kemerleri su taşımak amacıyla insanlarca inşa edilen kanallardır. Modern mühendislik ve mimarlıkta ise; suyu kaynağından istenilen noktaya götürmekte kullanılan, boru, ark, kanal, tünel ve bunları destekleyen her türlü yapıdan oluşan bir sistemdir.

Osmanlı İmparatorluğu da diğer kadim medeniyetlerden aldığı bu yöntemi kendi dönemlerinde imparatorluğun muhtelif yerlerine su kemerleri inşa ettirerek devam ettirmiştir. Osmanlı’da su kemerleri aynı zamanda mimari ve estetik bir değer taşımıştır. Bazı su kemerleri üzerinde kitabeler, süslemeler ve çeşitli motifler bulunmaktadır.

Osmanlı’da en ünlü su kemerleri arasında şunlar sayılabilir:

Bozdoğan Su Kemeri: Geç Roma-Erken Hıristiyanlık dönemlerinde yaptırılan bu kemer, Trakya’dan getirilen bir su şebekesine bağlanmıştır. Osmanlı devrinde çeşitli onarımlardan sonra Halkalı su yollarının bir parçası olarak kullanılmıştır.

image 14
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 25

Kırkçeşme Su Kemeri: Şehrin en önemli su şebekesi olan Kırkçeşme su tesisi üzerinde otuz beş adet kemer mevcuttur. Bunlardan altısı iki veya üç katlı anıtsal örneklerdir. I. Ahmed tarafından yaptırılan bu kemerler, 17. yüzyıl Osmanlı mimarisinin başyapıtları arasındadır.

image 15
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 26

Mağlova Su Kemeri: Kırkçeşme su tesisi üzerinde bulunan bu kemer, I. Ahmed tarafından 1622 yılında inşa ettirilmiştir. 36 metre yüksekliğinde ve 258 metre uzunluğunda olan bu kemer, iki katlı ve on altı gözlüdür

image 16
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 27

Justinianus Su Kemeri: Anadolu’da Roma dönemine ait çok sayıda su kemeri örneği bulunur. Bunlardan biri de Nikaia (İznik)’te İmparator Justinianus tarafından yaptırılan bu kemerdir. 533 metre uzunluğunda olan bu kemer, günümüzde restore edilerek turistik bir cazibe merkezi haline gelmiştir

image 17
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 28
Osmanlı’da su terazileri nedir ? Ne işe yarar ?

Osmanlı Devleti’nde su terazileri, su kaynaklarından şehre gelen suların basınç kontrolü sağlamak için kullanılmıştır. Su terazileri, birleşik kaplar prensibine göre çalışan ve su basıncını ayarlayan yapılardır. Çeşme, sebil, cami ve hamamlara, gerekli suyu sağlayan, su yollarında basıncı ayarlayan ve suları ölçerek dağıtan su terazileri, sayıları azalarak günümüze ulaşan yapılardır. Su terazilerisu yollarında oluşan ve akışı engelleyen havanın açığa çıkmasını da sağlamışlardır.

image 18
Osmanlı'da Su Kültürü ve Su Medeniyeti 29
Osmanlı’da su kaynakları nasıl korunuyordu ?

Osmanlı döneminde, su kaynakları padişahlar tarafından yaptırılan su yolları ile korunuyordu. Su yolları, suyun toplanması, ulaştırılması ve dağıtımı için gerekli teknik birikim ve beceriyi gerektiren mühendislik çalışmalarıydı. Su kaynaklarının korunması, Osmanlı Devleti için hem manevi hem de sosyal bir önem taşıyordu.

Osmanlı’da su kaynakları neden önemliydi ?

Osmanlı döneminde, su kaynakları manevi, sosyal ve teknik açılardan önemliydi. Su, İslam inancında temizlik ve hayat sembolü olarak değerliydi. Su temini, şehrin ihtiyaçlarını karşılamak, sağlık ve hijyen koşullarını sağlamak, çeşitli sanat ve zanaat faaliyetlerini desteklemek için gerekiydi. Su ile ilgili mühendislik sorunlarını çözmek, Osmanlı Devleti’nin ileri bir medeniyete sahip olduğunu gösteriyordu.

Osmanlı’da su yolları nasıl çalışır ?

Su yolları, suyun bir yerden başka bir yere taşınması için kullanılan düzeneklerdir. Su yollarının çalışma prensibi, suyun potansiyel enerjisi ve buharlaşması ile ilgilidir. Su yollarının farklı türleri vardır. Örneğin, Arşimet vidası suyu yükseğe taşıyan bir düzeneğidir. Soğutma kulesi suyu soğutmak için kullanılan bir düzeneğidir . Su arıtma sistemi suyu temizlemek için kullanılan bir düzeneğidir. Hidroelektrik santral suyun enerjisini elektriğe dönüştüren bir düzeneğidir . Su damıtma cihazı suyu saflaştırmak için kullanılan bir düzeneğidir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu